Antik coğrafyacı Strabon (MÖ 64 – MS 24), Teos’un önce Athamas, ki bu nedenle ünlü lirik şair Anakreon tarafından Athamantis olarak adlandırıldığını, sonra Ion kolonizasyonu döneminde Kodros’un gayri meşru oğlu Naoklos ve daha sonra Atinalı Apoikos ile Damasos ve Boiotialı Geres tarafından kurulduğunu bildirmektedir.
Antik kentte 1962 ile 1967 yılları arasında sürdürülen arkeolojik kazılar, Protogeometrik Dönem’den itibaren (MÖ 1000 civarı) kentte yerleşildiğini ortaya koymuştur. Yaklaşık MÖ 600 yıllarında Miletoslu filozof Thales’in, Ionia Bölgesi’nin merkezinde olmasından dolayı oniki Ion kentinin merkezi olarak Teos’u önermesine karşılık bu önerisi kabul görmemiştir. Teos kentinin MÖ 6. yüzyıldaki ticari ilişkileri Eski Mısır’a kadar takip edilebilmektedir. Tüm Anadolu’da olduğu gibi Teos da MÖ 545 yılından sonra Pers komutanı Harpagos’un eline geçmiştir. Teos’un da içinde yer aldığı oniki kentten oluşan Ion Birliği’nin, Pers Kralı II. Kyros’un Batı Anadolu’daki Eski Yunan şehirleri üzerindeki baskısını kıramaması sonucu, birçok Teoslu MÖ 543 yılında kenti terk etmiş ve Trakya Bölgesi’ndeki Nestos deltasında Abdera (günümüzde Avdera, İskeçe yakını) kentini kurmuştur. Teoslular, Abdera’nın dışında MÖ 544 civarında Taman Yarımadası’ndaki (Kırım) Phanagoria kentini de kurmuşlardır. Bununla beraber zamanla birçok kolonist Teos’a geri dönmüştür. Kentin refah seviyesi o denli artmıştır ki MÖ 494 yılındaki Lade Deniz Savaşı’na Teoslular 17 gemiyle destek vermiştir. Birinci Attika-Delos Deniz Birliği’ne üye olan kent, bu birliğe Erythrai (Ildırı) gibi yıllık altı talent vergi ödemiştir.
Seferihisar’da ele geçen uzun bir yazıttan da öğrenildiği üzere, MÖ 304 yılında meydana gelen ve tüm Ionia Bölgesi’nde zarara yol açan deprem sonrasında kentin Antigonos Monophthalmos tarafından komşu kent Lebedos (Ürkmez) ile birleştirilmesi (synoikismos) planlansa da bu plan uygulanamamıştır.
I. Attalos Dönemi’nde (MÖ 241-197) Pergamon Krallığı’na bağlanan Teos, III. Attalos Dönemi’nde ( MÖ 138-133) kralın topraklarını vasiyet yoluyla Roma’ya bırakmasıyla Roma egemenliği altına girmiştir. Kent, MÖ 129 yılından itibaren Roma’nın Asia Eyaleti sınırları içerisinde yer alır. Kent genelinde ele geçen mimari yapıların çeşitliliği kentin Roma İmparatorluk Dönemi’nde de önemini devam ettirdiğini göstermektedir. Augustus Dönemi’nde darp edilen sikkelerin üzerinde imparatorun ktistes olarak gösterilmesi ve büstünün tapınak içerisinde gösterilmesi kentte Augustus kültüne işaret etmektedir. Ayrıca yeni dönem kazılarında Dionysos kutsal alanına ana girişi sağlayan bir propylon’un ve tapınağı çevreleyen stoa’ların Augustus Dönemi’nde yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bu dönemden sonra Roma ile iyi ilişkiler içerisinde bulunan kentin II. Valerianus Dönemi’ne kadar sikke darp ettiği bilinmektedir. Geç Antik Dönem’e ilişkin pek fazla somut veri bulunmasa da kentin önemini kaybetmekle birlikte varlığını Orta Çağ’a kadar küçük çapta devam ettirdiği anlaşılmaktadır.
Dionysos kültünün kent ve çevresindeki önemi nedeniyle MÖ 3. yüzyılda, şair, müzisyen, tiyatrocu ve şarkıcılardan oluşan Dionysos Sanatçılar Birliği Teos’ta kurulmuştur. Bir süre sonra kentte huzursuzluk kaynağı olarak görülen bu topluluk önce Ephesos’a (Selçuk), ardından Myonnessos’a (Doğanbey / Çıfıtkale), son olarak da Lebedos’a (Ürkmez) gönderilmiştir. Şairler Anakreon, Antimakhos, Epikuros, Nausiphanes, Apellikon ve tarihçi Hekataios Teos’ta yaşamış antik çağın önemli filozof ve sanatçılarındandır.